Merhaba ben Ömre Aydın, Uşak Çölyak Pku Elele Başkanıyım. Bugünden itibaren çeşitli aralıklarla çölyak tanı aşaması,çölyak ve gulutensiz diyetler farkındalık faliyetlerimiz Fenilketonüri (PKU)ailelerin sorunları ve diyetlerinden dolayı yaşadıgı zorlukları dile getiren yazılarım,Banaz güncel haber sitesinde olacak yani sizlerle olacağım.
Bugün, ilk tanı aşamasından başlayarak sizlere bir çölyaklının ilk etapta çektiği zorlukları dile getirmek istiyorum.
İlk rahatsızlıklarım bir seyehat dönüşü halsizlik ve yorgunlukla başladı.Sebebini öğrenmek için doktora gittiğimde karaciğer fonksiyonlarımın yüksek olduğu, sarılık olabileceğim şüphesiydi,tahlil sonucu sarılık olmadığım ve karaciğer fonksiyonlarımın yüksek olmasından dolayı 1998 de İzmir Ege Üniversitesi Hepetoloji Bölümü maceram başlamış oldu .Yaptırmadığım tahlil ve endeskopi kalmadı nerdeyse günlük İzmir’e gelip gidiyordum, gece yola çıkıp o zor şartlarda gece geri dönüyordum, bu benim ve ailem için sanki bir kabustu,ne olduğu bilinmeyen fakat değerlerimin yüksek olduğu bir rahatsızlığım vardı.Kanser olduğum korkusu hayatımı olumsuz etkiliyordu, hayat sevincim kalmadı uykularım kacıyordu.
Uzun araştırmalar, korkularım ve üç saatlik yolu hüzünlerle gelip gitmelerimden sonra Hepetoloji Bölumü’nde Rukiye Hanım bana çölyak tahlili yaptırdı. Ve sonrası 1999’ da çölyak teşhisim konmuş oldu. Çölyak nedir? Gulutensiz diyet nedir ?Ne ben duymuştum ne de bu diyet konusunda çevremdeki kişilerin bilgisi vardı.Doktorum diyetisyene yönlendirdi elime tutuşturulan yasaklar ve serbest ürünleri listesi ve yasaklarla dolu bir hayat benim için başlamış oldu.Buğdaygillerden yemeyeceksin denildiğinde sadece ekmek, simit, bohaça olarak algıladıgım diyetimi araştırdığımda piyasada çölyaklıya serbest olan pirinç unu, mısır unu vb.ürünlerin çapraz bulaşmadan dolayı guluten içerdiği ve bir çölyaklının sadece onay verilmiş ürünleri tüketmesi gerektiğini öğrendim, bu hayatımızı olumsuz kısıtlıyordu.Mutfak kültürümüz ,ekmek ağırlıklı olunca o zamanlar gulutensiz unu bulmak bile zordu en sevdiğim kızarmış ekmekle kahvaltı artık yapamayacak olmanın üzüntüsü ve sabah kalktığında ekmek yerine patates haşlayarak kahvaltı yapmak hayatımı zorluyordu ve bu diyeti kabullenmemem üç yılı hayatımdan çaldı . Elini uzattığın her gıda gulutenliydi o yıllarda bilinmeyen bir hastalıktı çölyak, şimdiki tabiriyle bir yaşam biçimi hayatımın her anını kısıtlıyordu.Dondurma yemek ıstesen salebi ucuz olsun diye makarna ve irmikle çektikleri için tüketemiyorduk.O yıllarda Uşak’ta dernek yoktu, ben çölyak hastalığının zorluklarını gördükçe, bu alanda projeler hazırlayıp Belediye olsun, İl Tarım müdürlüğü ve kent konseyi çalışma gurubunda olduğum için projelerimi sunuyordum .Hayatımı ve benim gibi diyet eden kişilerin hayatını kolaylaştırmanın yollarını aramaya başladım.Yıllar geçmesine rağmen, toplumumuz çölyak gulutensiz diyet ve çapraz bulaşma konusunda halen bilinçsiz.BU diyetimiz sadece gıdalarla da sınırlı değil maalesef ilaç listemizi de yanımızda taşımak zorundayız, ilaçlar da guluten içermekte maalesef.Çölyak rahatsızlığı genetik bir rahatsızlıktır, bulaşıcı değildir,hayatımızın her döneminde karşımıza çıkabilen genetiğiyle oynanmış gıdaların faktör olduğu bir diyet kişi bünyesine göre belirtileri farklı seyredebilen bir guluten alerjisi,çocuklarda ek gıdaya geçince gözlenebilmekte yaşadığımız olumsuzluklarda sinir,sitreste bu rahatsızlığın oluşmasında büyük faktördür.
Şu anda kabullendiğim gulutensiz diyete 19 yılımı doldurmuş bulunmaktayım ben ve benim gibi yaşama zorunda olan kişilere bir çölyaklının hayatını anlat deseler yasaklarla dolu bir hayat deriz.
