Kurban Bayramı Kutlamaları
UŞAK SERAMİK SAN. A.Ş.
ÖZ Hanedan Pide ve Kebap Salonu ÖZ Hanedan Pide ve Kebap Salonu
UŞAK SERAMİK SAN. A.Ş.
Yazacaklarım Var, Söyleyeceklerimden Ziyade…
Yasemin Levent

Yazacaklarım Var, Söyleyeceklerimden Ziyade…

Bu içerik 1996 kez okundu.
Reklam

 Marmara Üniversitesi, İngilizce Öğretmenliği, 1998 mezunuyum. 20 yıllık meslek hayatımın ilk on üç yılında, çeşitli liselerde branş öğretmenliği, diğer yedi yılında ise yöneticilik yaptım. Halen Uşak Lisesi’nde, müdür yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Yazmak en büyük ilgi alanım olmakla birlikte, zamanla tutkuya dönüştü bende. Birçok konuda fikrimi, kağıda dökerek ifade etmeye başladım. Bir eğitimci olarak, etrafıma olumlu yansımayı ümit ediyorum. Sevgi, saygı ve muhabbetlerimle…Bundan böyle yazılarımla Banaz Güncel Haber takipçileriyle beraber olacağım….

Ne zaman yazmaya başlarız hiç düşündünüz mü? Kelimeler boğazımızda düğümlenip, dilimiz yetmediği zamanlarda mı, yoksa, söyleyeceklerimizle dolup dolup taştığımız anlarda mı? Hangisi? Sorunun cevabını ben de bilmiyorum aslında. Tek bildiğim, yazdıkça daha çok yaşadığım, yaşadığımın daha çok farkına vardığımdır; nefes alamadığım anlarda bile ölümsüzleştiğim…

         Yazı, her ne kadar sesleri, harfleri, kelimeleri temsil eden sembolik bir vasıta olsa da, aslında duygu ve düşüncelerimizi sonsuza kadar muhafaza edebileceğimiz, somutlaştırıp yaşatabileceğimiz uçsuz bucaksız bir yolculuğun anahtarı değil midir? Kendimi bildim bileli, yazmanın, o harikulade hafifliğine hep inandım. Zaman zaman yazdıklarımın ağırlığı altında kalsam bile.

         Bir büyüsü var, bu kesin. Lisede okurken, edebiyat öğretmenimin ve kompozisyon yarışmalarının peşini bırakmazdım. Bir defasında bana şöyle dedi öğretmenim: ‘’Senden, beyninden, kalbinden geçen her şeyi, ama her şeyi, tek bir noktasını bile esirgemeden tüm açıklığıyla yazmanı isteseler; ve bu yazdıklarını, anahtarının sadece sende olduğundan emin olacağın bir sandıkta biriktirip muhafaza etmeni isteseler; hatta bu sandığı, yerini yeryüzünde sadece senin bildiğin bir yere saklayabileceğini temin etseler, yine de her şeyi yazar mıydın?’’ Sustum. Zaten cevap da beklemiyor gibiydi benden. Peşin sıra söyleyiverdi hemen: ‘’Yazamazsın!’’ dedi, ‘’Ne sen, ne ben, ne de bir başkası. Hiç kimse yazamaz…’’ O andan itibaren, -yazmak- daha gizemli gelmeye başlamıştı bana. Düşünsenize, anahtarının, sadece kendinizde olduğunu bildiğiniz kocaman bir dünya! Bu heyecanla ne çok şey yazdım, ya da yazamadım…

         Konuşamadığım an’ larım olduğunu keşfettim, yazma serüvenim tam anlamıyla başladığında. Konuşamıyordum ama, sayfalarca, kitaplarca, kitaplıklarca yazabilirdim sanki! Beni daha güçlü kılmaya başladı zamanla kağıda döktüğüm satırlar. Evimin, arabamın anahtarını bile defalarca unutmuşluğum vardır ya da cep telefonumu kaybettiğim, cüzdanımı bulamadığım… Ama asla kalemsiz olmadım. Fişlerin, faturaların arkasına yazılmış cümlelerim hiç eksik olmadı yanımdan. Hatta ruhumu resmettiğim o birkaç kelime, faturaları bile daha sevimli hale getiriyordu. Edebiyat öğretmenimin söyledikleri peki? Ya gerçekten herşeyi yazabilseydik? Hakikaten, yazarken kendimizi çektiğimiz doğruydu. Okunulası satırlar vardır ve bir de kaygısını taşıdıklarımız; bu duygumu bütün dünyayla paylaşmalıyım dediklerimiz ve bir de kalemimizin ucuna dokundurup ta, yırtıp yırtıp attığımız kağıt parçacıkları… Ama gerçek şu ki, gerek dünyaya açılırken, gerekse ruhumuza yaptığımız bütün sıçrayışların altında –yazı- vardı. Daha çok denem yazılarından söz ediyorum evet. Bu türün divası Montaigne şöyle der: ‘’herkes önüne bakar, bense içime bakarım; benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi tadarım. Bir şey öğretmem, sadece anlatırım.’’

         Kötü kalpli, şuursuz ve sıradan olmadığına inandığım bir kalemim var. Yazdıklarımla lal etti beni nicedir, konuşamaz oldum. Yeryüzüne, gökyüzüne, ateşe, suya savuruyorum elime geçen bütün kelimeleri şimdi. Lakin kağıda düşmenin apayrı bir sihri var. Ben böyleyim, günün bu saatlerinde, yüreğime cemre düşünce işte…

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
Tezcan uzun     2020-05-22 Muhteşem bir akıcılık var ,okurken insan dalıp gidiyor
Mersinli denizci     2019-12-18 Harikasınız hocam
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Banazda Kuzu Kokoreç Yalçın  Kokreçte Yenir
Banazda Kuzu Kokoreç Yalçın Kokreçte Yenir
Tarihi Eser Kaçakçıları'na Uşak Jandarmasından Operasyon
Tarihi Eser Kaçakçıları'na Uşak Jandarmasından Operasyon