Kurban Bayramı Kutlamaları
UŞAK SERAMİK SAN. A.Ş.
ÖZ Hanedan Pide ve Kebap Salonu ÖZ Hanedan Pide ve Kebap Salonu
UŞAK SERAMİK SAN. A.Ş.
Kadın Efe
İnayet MİLLİDERE

Kadın Efe

Bu içerik 1208 kez okundu.
Reklam

Bin dokuz yüzlerin başıydı Osmanlı İmparatorluğu artık yabancı ülkeler tarafından “hasta adam” olarak nitelendiriliyordu. Şaşalı dönemi bitmiş,  Anadolu can çekişmeye başlamıştı.

İşte tam da böyle bir zamanda Aydın’ın bir köyü olan İmamköy’de bir kız dünyaya gözlerini açtı. Babası adını Ayşe koyar. Peygamberimizin en sevdiği eşinin adıdır. Çocuklarının içinde kara gözlüsüdür onun için en sevgilinin sevdiğinin adıyla seslenmek ister ona. Sanki evladına doyamayacağı malum olmuştur .

Birinci dünya savaşı patlak vermiş köylerde kentlerde asker çağı gelen erkekler askere alınmaya başlamıştı.  Ayşe’nin babası askere alınmıştı. Babasının asker elbiselerini giyip onları öperek cepheye gittiğini çocuk aklı ile hayal meyal hatırlıyor, annesinin babasının ardından tek damla gözyaşı dökmeden uğurlamasını ise daha net hatırlıyordu. Ayşe’nin annesi çok güçlü bir kadındı. Çocuklarını da böyle dirayetli yetiştirmiş ne yokluğa ne işi tek başına yapmaya bir gün olsun “yeter” dememişti.

Ayşe babasının adaşı biriyle evlenir. İki tane kızı dünyaya gelir. Savaş olanca hızıyla devam etmektedir. Mustafa’da günlerden bir gün askere gitmeye karar verdiğini eşine söyler.

-Vatan bizden hizmet bekler. Daha çok tazesin. Çocuklar çok küçük ama bu vatanın da bana, benim gibi askerlere ihtiyacı var Ayşem. Yoksa nefes alacağımız bir toprak, üstünde doğacak güneşimiz olmayacak. Bak evlatlarımız ne güzel koşup oynuyor onlar için, bizim için vatan için gitmeliyiz.

-Sanki ben gitme mi diyeceğim sana. Unutma ben şehit kızıyım. Babamı aklım daha ermeden askere yolladım. Şehit haberini aldığımda sadece anama baktım. Tek bir damla gözyaşı akmadı. Seni de askere yollarım. Gün gelip dönmen için de dualarımızı eksik etmeyiz.

Böyle diyerek uğurlar kocasını askere Emire Ayşe. Anası ile kaderlerinin aynı yazılacağından habersiz dik durarak arkasından dualar okuyarak gönderir. 

Ara ara cepheden haberler gelmekte, birkaç ayda bir de Mustafa’dan mektup gelmektedir. Mektup geldiği zamanlar çocuklarını alıp biraz abartarak biraz şaka gibi onlarla konuşarak babalarının yazdıklarını onların anlayabileceği türde anlatmaya çalışır.

-Ana babam ne zaman gelecek

-Yakında kızım hem de çok yakında.

-Hüsoların babası ölmüş. Şehit oldu diyorlar ana. Şehit ne demek.

-Vatanı bayrağı için canını verene şehit denir evladım. Şehitler ölmez biz öldü sansak bile ölmez bizi seyrederler onlar.

-Hüso ağlıyor ama o zaman deyim ağlamasın babası ağladığını görüyorsa üzülür.

-De kızım de ki ağlamasın.

Minicik yüreklerine vatan aşkını aşılamak anaların görevidir.

Köyde kışlar uzun ve zor geçer. Hele ki böyle zor zamanlarda daha da bir uzun olur geceleri. Akşam olduğunda köy halkı bir araya toplaşır askerlerden gelen haberleri anlatırlardı. Çocuklar bu olayları tam anlamasalar da babalarının, emmilerinin, kardeşlerinin kahramanlık hikâyeleriyle belki de zamanından daha erken olgunlaşmaktadırlar.

“Çanakkale Geçilmez” diye destan yazan kahramanların içinde Ayşe’nin kocasının da olduğu haberi tez zamanda köye yetişir. Dudaklarından sadece “vatan sağ olsun” dökülüverir.

Artık bu köyde kalmasına gerek yoktur. Birkaç parça eşyasını ve çocuklarını toparlayıp anasının yanına İmamköy’e gitmek için yola çıkarlar. Ama aklında bambaşka fikirler vardır.

Aydın düşman taarruzuyla karşı karşıyadır.  Köye anasının yanına yerleştiğinde bir bakar ki bu köy zor durumdadır. Onları daha korunaklı bir köye yerleştirir. Bu arada onun gibi düşünen kadınları bulmaya çalışır. Kadınlar genellikle arka planda kalmayı tercih etmektedirler. Ancak Ayşe’nin gözü karadır. Cephe arkasında zaten yeterince kadın vardır. Ama uzun seneler süren savaşlar, çatışmalar ve özellikle düşman işgallerinde erkeklerin öldürülmesi ile cephede desteğe ihtiyaç vardır. İki kadın daha yanına yoldaş ederek Menderes nehrinden geçmeye çalışırlar. Ama nehirden geçmeye çalıştıkları sandal çok eski ve dengesiz bindikleri için boğulma tehlikesi atlattıkları için iki kadın korkar ve evlerine geri döner.

Ayşe’nin yılmaya ya da dönmeye niyeti yoktur. Köyüne o gece döner. Etrafta Yörük Ali Efe lakaplı bir yiğidin düşmana karşı çete kurarak savaştığını duyar. Gözünü kırpmaz sabaha kadar.

  • Ana ben Yörük Ali Efe’nin çetesine katılacağım.
  • Gözün ardında kalmasın kızım çocuklarla ben idare ederim.
  • Kimin anası bee… Kurban olurum ana

 Kocasının düğün hediyesi olarak verdiği bir çift elmas küpeyi bozdurur.  Giyinir kuşanır silahı eline alıp, kendisini dağlara vurur. Az zaman geçer ki Yörük Ali Efe’ye ulaşır. Orada kendisi gibi Çiftlikli Kübra ve Ayşe Çavuş ile birlikte Aydın’ın kurtuluşuna kadar gözünü kırpmadan savaştı.

Aydın’dan düşman temizlendi diye düşünüp rahat bir nefes almak için köyüne döner. Kapıda anası çocuklarla otururken kızını görünce sevinç çığlıkları ile ona koşarlar. Emire Çete Ayşe artık bir kadın Efe’dir. Hem de yiğitliği erkeklere taş çıkartır cinstendir. Adeta halk arasında Ali Efe kadar tanınmış ve onun kadar sevilmiştir. Kadınları örgütlemede,  erkeklerle cephede attığını vurmada üstüne yoktur. Ama yine de anadır evlatlarını öyle özlemiştir ki.

  • Kokunuz hiç burnumdan gitmedi yavrum
  • Bizde seni özledik ana. Ama ebem dede ki sizler için gitti ananız. O zaman ağlamadık dua ettik.
  • Oy benim kınalı kuzum. Hala dua edelim. Aydın kurtuldu ama hala vatan tehdit altında.
  • Ederiz tabi ana ederiz.

Birinci dünya savaşı sırasında askeri birlikler kurulana kadar işgal altındaki  illerde bölgesel birlikler kurulmaya başlandı. Bunlara halk aralarında çeteler dendi. Ve kurtuluş savaşı sırasında askeri birliklerlere en büyük destek bu çetelerle oldu. Yörük Ali Efe’nin çetesi de Aydın’ın kurtulmasında büyük önem taşımıştır.

Yunanlılar yine bir ani atak yaparak Aydın’a saldıracakları haberini aldıklarında yine gözünü kırpmadan Yörük Ali Efe’nin birliklerine koşarak katılmıştır. İlkinde zor kabul etmişlerdi ama bu sefer ki gelişi başkaydı Ayşe Efe’nin…

Çetedekiler bile onun geldiğine sevinmişlerdi. Kadınlar onu çok seviyor, ona sormadan yemek bile yapmıyorlardı. Erkeklere ise öyle büyük cesaret veriyordu ki. Onu gören civanlar ondan daha iyi nişan alabilmek için bir birleri ile yarışıyorlardı.

Önceleri onun Efe elbisesi giymesini istememişlerdi ama baktılar ki o bir çok erkekten bile daha efe kendi elleriyle hediye ettiler.

  • Ayşe bacı sana bir şey desek
  • Buyrun ağalar
  • Sana ilk gün kadınsın ne işin var dediydik ya
  • Öyle dediydiniz

Diyerek gülümser ellerinde bohçaya gözü takılır.

  • Hayırdır bu nicedir
  • Sana efe elbisesi hediye etmek isteriz

Ayşe’nin gözleri dolar. Bu ne büyük bir onurdur. Sevine sevine giyinir. Onların arasında olmak vatan için onlarla omuz omuza savaşmak büyük onurdur zaten. Tarihe mal olmuş şu sözü söyler:

Bazı kadınların içinde bir pehlivan, bazı erkeklerin içinde korkaklıklarından dolayı bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır. Mademki bu vatan bizim bizde bu vatanın olmalıyız.

 

Aydın tamamen düşman işgalinden temizlenene kadar onlarla birlikte el ele, omuz omuza savaşmış köyüne döndüğünde ise yaşlısından, gencine herkes onu ayakta alkışlamıştır.

  • Ana sen bir efeymişsin öyle mi?
  • Öyle derler kızım ama efelik yürekte olur esvapla değil

Yine de köyün de boş oturmamış, askere eldiven çorap börk örmüş yiyecek toplayıp onlara ulaşmasını bizzat sağlamıştır.

Kurtuluş savaşının sonrasında Mustafa Kemal tarafından  İstasyon Meydanında İstiklal Madalyası takılanların arasında ilk kadın Efemiz de vardır.

 “Savaştığım Yunana karşı  elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün elleriyle sol göğsümün üstüne taktığı bu madalyadır” sözleriyle 1967 yılında hayata gözlerini kapattı.

 

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Banazda Kuzu Kokoreç Yalçın  Kokreçte Yenir
Banazda Kuzu Kokoreç Yalçın Kokreçte Yenir
Tarihi Eser Kaçakçıları'na Uşak Jandarmasından Operasyon
Tarihi Eser Kaçakçıları'na Uşak Jandarmasından Operasyon