Kurban Bayramı Kutlamaları
UŞAK SERAMİK SAN. A.Ş.
ÖZ Hanedan Pide ve Kebap Salonu ÖZ Hanedan Pide ve Kebap Salonu
UŞAK SERAMİK SAN. A.Ş.
Mucize
Nurcan MİCAN

Mucize

Bu içerik 1883 kez okundu.
Reklam

Yaratıcının halifesi ve yaratılmışların en mükemmeli olarak dünyaya gelen, akıl verilen bu akılla cüzi iradesini kullanma hakkı olan, tek yaratılan insandır. İnsan tek başına bir mucizedir. Elinde bulundurduğu iradesiyle meleklerin üzerinde bir seviyeye çıkabilecek potansiyele sahipken o potansiyelle hayvanların altı bir seviyeye düşebilecek kadar da zayıftır. Onu bu hale getiren ise nefsi bir diğer manada egosudur. Böyle bir mucize ile yaratılan, mucize yaratılmış bir evrene gelen, mucize güçleri olan insan bunu neden kullanmasını bilmez? Bütün dinler bütün kılavuzlar bu gücü nasıl kullanacağını gösteren öğretilerle doluyken o neden kendine zulmeder, neden kendi bildiğinin yani egosunun söylediğinin doğru olduğunu düşünür?

Halbuki hayatı yaşamak o kadar basit, hayatı mucize gibi yaşamak ise o kadar kolay; bir sonraki adımı düşünmeden teslim olup, O' na (cc) inanmak, attıracağı her adımın senin hayrına olacağını bilerek, olanında olmayanında senin iyiliğine olduğunu bilerek yaşamak... Çok kolay ama bir o kadarda sabır gerektiren bir şey. Böyle yaşamaya başladığında insanın hayatına mucizeler akmaya başlıyor. Olmaz dedikleriniz oluyor ve siz teslimiyeti yaşadığınız için ruhunuz mutluluktan uçuyor. Olmaz... imkansız... denilenleri yaşamaya başladığında insan kendini rüyada zannediyor. Yoksa hayatımda mı bir rüya demeye başlıyor ve bu hayat bir rüyadan ibaretse, öldüğümüz an bu rüyadan uyanacaksak nedir bu mal, makam, menfaat hırsı... Ki gidilen yerde bunların hiçbir hükmü yok... Gittikten sonra geride kalanların bir hayır duasına muhtaç olan insan neden bu dünyada hem kendine hem başkalarına eziyet eder? Teslimiyetin hazzını yaşamak; en büyük güç, en büyük hazine, en büyük huzur iken...

Bizi yaratan güç bize hayatımızı değiştirme iradesini vermiştir. Kendinin külli iradesinin yanında bize vermiş olduğu cüzi iradeyle biz kendi hayatımızı inşa ederiz. Bunun farkına vardığımız anda yeni yaşamımıza başlayabiliriz, geçmişte yaptığımız bütün hatalardan tevbe ederek istediğimiz mutlu ve huzurlu hayata sahip olabiliriz. Mutluluk ve huzur bize verilen anlık şeylerde değildir o bütün hayatı kapsar. Mutluluk ve huzur bizim istediklerimizde değil bizim sahip olduklarımızdadır. Bunu anlayan insan mutluluk ve huzurun peşinde koşmaz onun kendi içinde olduğunu bilir. İnsan bir yolcu olarak hayat yollarında ilerler, burada yol alırken bize verilen büyük irade potansiyelimizi göstermeliyiz.

Çoğu etrafında yaşanılanlarla düşünce kalıplarının oluştuğuna inanır. Dışarıdaki olaylar tabi ki bizi etkiler düşüncelerimizi etkiler fakat bunu kontrol etmek bizim elimizde. Şimdi sana verilen güçle düşüncelerini değiştirme vakti geldi. Çünkü etrafınızda olanları bir düşünün karşınıza çıkan olaylar, öncesinde hep aklınızdan geçenler değil mi? Ben söylemiştim, diye bitirdiğimiz bütün olaylar biz söylediğimiz için öyle oldu. Çünkü Yüce Yaratıcı ne diyor; “Ben kulumun zannı üzerineyim, o beni nasıl bilirse ona öyle gelirim...” diye buyurmuyor mu kudsi hadisinde? Ve ekliyor Yüce Peygamber (sav); “Ya hayır konuş! Ya da sus!...”

Aynı şekilde Mevlana der ki; “Bizler savaşta suretlerle, görünür şekillerle savaşıyor ve dış düşmanımızla dövüşüyorduk. Asıl mücahede ise düşünce ordularıyla yapılan savaştır. İyi düşüncelerin, kötü düşünceleri bozguna uğratması, vücud illerinden çıkarıp atması için savaşıyoruz. İşte en büyük savaş ve cenk budur. Binaenaleyh esas çarpışan, düşüncelerdir. Düşüncelerine dikkat et... sözlerin olur, sözlerine dikkat et...hareketlerin olur, hareketlerine dikkat et...alışkanlıkların olur, alışkanlıklarına dikkat et...karakterin olur, karakterine dikkat et...kaderin olur. Ey kardeş! Sen ancak bir düşünceden ibaretsin. Ondan başka neyin varsa, kemiktir, ettir. Eğer düşüncen, manevi varlığın gül ise, sen de gül bahçesisin; diken isen küllüğe atılacak odun gibisin." Kısacası insan ne düşünürse o olur!

Bu insana verilen ilahi ve mutlak bir güçtür. Bu çekim gücü tamamen yer çekimine benzeyen bir güçtür. Nasıl yere attığımız her şey çekim kuvveti gereği yere düşerse işte aklımıza gelen her bir düşünce bir çekim gücüne sahip olur. Düşünceler genelde olumsuz, kritize eden ve yargılayan türden ise ve başına düzenli olarak benzer hadiseler geliyorsa, bir durup günlük düşündüklerine bakmalısın. Bunu kabul ettiğin anda yani sorumluluğu üzerine alıp başına gelenlerden kimseyi sorumlu tutmayıp yargılamayı bıraktığın anda iyileşmen başladı demektir. Vücudunuzda birikmiş negatif çöpleri atmanın tam zamanı. Hayatı sevenseniz size sevgisiyle gelir, hayatı bir savaş alanı olarak görürseniz size savaş olarak gelir.

Bir sır daha vereyim mi? Hayatınıza mucizeleri çekmenin en kısa ve kestirme yollarından biriside, şahsen tecrübe edilmiş olaylardandır, herkesi ama herkesi sevmek ve affetmek. Size eziyet edenleri, zulmedenleri, hakaret edenleri affetmek. Kulağa zor geliyor değil mi? İşte mucizesi de o güçlüğünde saklı. Yunus’ un dediği gibi; yaratılanı severim yaratandan ötürü dediğiniz anda karşındaki sana eziyet etsede, zulmetsede, hakaret etsede... Yılan neden yılan oldu, akrep neden akrep oldu diye sormadığın gibi bu insan neden eziyet ediyor, neden zulmediyor, neden hakaret ediyor demeyi bırakıyor ve herkesin kendi iradesiyle kendi içindekini dışına çıkardığını görüyorsun ve o da görevini yapıyor, diyorsun. Bu dünyada hakaret, zulüm, eziyet olmazsa olmaz karşındaki bunun görevlisi kılınmışsa senin yapabileceğin bir şey yok. Onu kendi haline bırakmalısın...

  Siz kendinizi neye adadıysanız yaratıcının ilahi takdiri de o yönde hareket etmeye başlar. Bütün olaylar o olayı desteklemek için harekete geçer. Bir dere nehre akmayı hedef almıştır ve oraya varır. Nehirde denize, denizde okyanusa ulaşmayı hedefler. İşte seninde hedefine aldığın hayal edemeyeceğin ummadığın olaylar düşüncendeki bu güçten destek alır. Yaratıcıya inanmak, teslim olmak, şükretmek hayalini bile kuramadığınız güzellikleri karşınıza çıkarır.

Sen mucize bir hayat yaşamak için doğdun! Sevdiğin ve istediğin her şey senin olmalı. İçin heyecanla dolmalı her sabah gözlerini açtığında güneşin doğduğu için, kainatın uyanıp bütün görevlerini yerine getirdiği için, içine çekebileceğin sana hayat veren bir havayı ciğerlerine çekebildiğin için, uyanabildiğin için şükretmelisin. Şükrettiğin şeyler ne kadar çoğalırsa hayatına şükredeceğin daha pek çok şeyi çekeceksin. Tam tersi şikayet ettiğinde ise şikayet edeceğin şeyleri hayatında bulacaksın. Dur ve düşün! Şükretmek sana ne kaybettirir, şikayet etmek ne kazandırır. Bunun cevabını verdiğin anda mucizeler hayatına akmaya başlayacak.

Sen yeter ki iste! O(cc) vermeyi taahhüt etti. Ne istersen onu verecek. O’ na güven! İçinde olan korkuları bir kenara bırak çünkü korkular insanı kendine kul eder ve herbir korku vakti geldiğinde hayatına girer. Korkma! Ama hiçbir şeyden korkma! Herkesin bir planı olduğu gibi Yüce Yaratıcınında bir planı vardır. Sen planlarını O’ na emenet et! O’ na güven! O’ na teslim ol! Bu teslimiyetin huzurunu ve mutluluğunu yaşa!

Mücadele etmek için doğmadın. Mutluluk anlarının nadir rastlandığı bir hayat yaşamak için doğmadın. Endişelenmek ya da korkmak için doğmadın. Acı çekmek için doğmadın. Öyleyse hayatın nasıl olmalı? Dolu dolu yaşamak, neşe, sağlık, canlılık, heyecan ve sevgiyle dolmak için doğdun. Çünkü bu hayat inanılmaz! Hayallerindeki hayat, olmak ve yapmak istediğin her şey, sana sandığından daha yakın. Zira tüm isteklerine kavuşmak için gereken güç içinde! Kendinle, yaşamla ve kainatla ilgili olağanüstü bir şey keşfedeceğin şeyler olmalı. Hayat sandığından çok daha basit. Eğer onun nasıl işlediğini ve içindeki gücü anlarsan hayatın büyüsünü dolu dolu yaşarsın.

Her yeni güne heyecanla uyanmalısın çünkü o günün harika şeylerle dolu olduğunu biliyorsun. Güçlü, mutlu ve güvenli hissetmelisin. Kendinden memnun olmalı, paha biçilmez ve olağanüstü olduğunu bilmelisin. Hayatında zorluklar da olacak tabii. Onları da kabullenmelisin çünkü olgunlaşmana ve gelişmene yardım edecekler. Ama sorunlarla zorlukların üstesinden gelmeyi biliyor olmalısın. Yaşadığın zorluklar ve güçlükler seni bugünkü sen kıldı. Onlar olmasaydı bu hayattan hiçbir şey öğrenmeden bomboş bir varlık olarak geçip gidecektin. Hem bütün olanları bütün yaşanılanları senin başına gelmesini takdir eden yüce bir güç var, O’ na isyan etmemelisin. Kazanan olmalısın! Mutlu olmalısın! Sen muhteşem bir hayat yaşamak için doğdun!

Sen yakın arkadaşına güvenirsin, annene ya da babana güvenirsin ya da herhangi birine güvenirsin. Onun sayesinde sağlam adımlarla yere bastığını düşünürsünde seni yaratana, sana bu canı verene, yaşaman için nefes alıp verdirtene neden güvenmezsin? Şimdi diyeceksin ki istiyorum ama olmuyor? Neden olmuyor? Bunun cevabını bulmak için içine dön, doğduğundan beri yaşamış olduğun ve inandığın inançlarına dön. O sapkın, seni hep aldatan bilinçaltına yerleşmiş ya da etrafımız tarafından yerleştirilmiş inançlarına bak. Onların hangisi şimdiye kadar sana mutluluğu ve huzuru getirdi. O zaman ne yapmalısın önce kendinden başlayıp seni hiçbir yere götürmeyen o inançlarından sıyrılıp Yüce Yaratıcıya tam bir teslimiyet, tam bir güven ve tam bir inançla yapman gerekeni yapıp gerisini ona bırakmalısın. Ondan sonra olanda seni ilgilendirmemeli olmayanda... Çünkü olanda senin hayrına olmayanda. Buna kalbini inandırdığında asıl olgunluğa ulaştığın için hayat senin önünde bir mucize gibi akmaya başlayacaktır.

Joseph Murphy der ki; “Yaptığınız iyilik, sergilediğiniz kibarlık, gösterdiğiniz sevgi ve iyi niyet size pek çok farklı şekilde geri dönecektir. Tıpkı hayvanların korku sinyallerini almaları gibi birçok insan da hassastır. Sakladığınızı sandığınız düşünceler sesinizle, mimiklerinizle ve beden dilinizle yayılır. Başkalarının başarısından, terfisinden, şansından keyif alın. Bunu yaparsanız siz de şansı kendinize çekmiş olursunuz. Başkalarını affetmek, zihinsel huzur ve sağlık için gereklidir. Eğer sağlıklı ve mutlu olmak istiyorsanız sizi incitmiş olan herkesi affetmelisiniz. Hayat kimseyi kayırmaz. kimseye torpil yapmaz. Onun için kimse özel değildir; sağlık, keyif, huzur prensiplerinin safına geçtiğinizde size iyilik yapar. Hayat hiçbir zaman hastalık, rahatsızlık, kaza yada acı göndermez. Ne ekersen onu biçersin yasasına göre bunları başımıza olumsuz ve yıkıcı düşüncelerimizle kendimiz getiririz. Suçluluk duygusu hayata dair yanlış bir kavramdır. Hayat sizi cezalandırmaz yada yargılamaz. Bunu yanlış inançlarınızın, olumsuz düşüncenizin ve kendinizi yargılamanızın bilinçaltı etkileri ile siz kendinize yaparsınız. Eğer biri sizi eleştirirse ve bu hatalar sizin içinizdeyse sevinin, teşekkür edin ve yorumlarını takdir edin. Bu size hatayı düzeltme fırsatı verir. Rehberlik ve doğru eylem için dua ettiğinizde geleni kabul edin. Bunun iyi, çok iyi olduğunu fark edin. Bu durumda kendinize acıma, eleştiri ve nefret için hiç neden kalmaz.”

Son olarak şu hikayeyle bitirelim; Bir gün ormanda akrebin nehri geçmesi gerekiyormuş, kaplumbağaya "Beni nehrin karşısına geçirir misin?" diye sormuş. Kaplumbağa da endişeli bir şekilde: "Geçiririm geçirmesine de bir şartım var; beni sokmayacaksın" demiş. Akrep söz vermiş sokmayacağına ve çıkmış kaplumbağanın sırtına. Tam nehrin ortasına geldiklerinde kaplumbağanın kulağına tık tık diye sesler gelmeye başlamış. Kaplumbağa "Sen de bu sesleri duyuyor musun?" demiş. Akrep cevap vermiş: "Evet duyuyorum. Seni iğnemle sokuyorum." "Ahh neden yaptın bunu şimdi, ikimiz de öleceğiz" demiş kaplumbağa. Akrep de "Ne yapayım, elimde değil. Yaradılışım böyle; tutamam kendimi, saplarım iğnemi" demiş.

 

Herkes doğası neyi gerektirirse onu yapar. Yılana neden zehir saçıyorsun, akrebe neden zehrini akıtıyorsun? Diye kimse sormaz. İşte dostum insanlarda böyledir; sizi kıskanan ya da haset edene neden kıskanıyorsun? Diye sorma! Sen kimsin ki Yüce Yaratıcının o kişiye takdir buyurduğunu kıskanıyorsun? Bu O’na(cc) karşı yapılan bir isyandır ve o neyi kıskanırsa kıskanılan sende artarak devam eder. Size haksızlık edene neden haksızlık ediyorsun? Deme! Görünürde seni vuran haksızlık ummadığın vakitte sana büyük hak olarak gelir. Sizi üzene neden üzüyorsun? Deme! Acıtıldığın yerden sevinirsin. Herkes kendi içinde ne saklıyorsa onu dışarı çıkarır. Küp içinde ne varsa dışa o sızar. Ondandır ki başına gelen hiçbir şeyi yargılama, olanda senin hayrına olmayan da... Bu ilkeyi hayatına geçir ve kimseyi

KISKANMA...

ÜZME...

HAKSIZLIKETME...

YARGILAMA...

Hepsi sana döner...

Sevgiyle ve Saygıyla kalın Efendim...

Nurcan Mican

 

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Banazda Kuzu Kokoreç Yalçın  Kokreçte Yenir
Banazda Kuzu Kokoreç Yalçın Kokreçte Yenir
Tarihi Eser Kaçakçıları'na Uşak Jandarmasından Operasyon
Tarihi Eser Kaçakçıları'na Uşak Jandarmasından Operasyon