Her şey zamanda gizlidir ve her şey zamanda hayat bulur. Dün bilinmeden bugün anlaşılmaz, yarın ise tahayyül edilemezmiş. Nereden geldiğini bilmeyen nerede olduğunu bilemez ve nereye gitmekte olduğunu da kestiremezmiş. Yani ezeli olmayanın ahiri, mazisi olmayanın da atisi olmazmış.
Mazi dediğimiz şey dün, dün dediğimiz şey ise aslında tarihtir. Milletçe adeta bir ateş çemberinin içinden geçtiğimiz bu çetin günlerde biz araştırmacılar, biz haberciler, biz tarihçiler ve biz yazarlar aslında yazdığımız her bir satırla ve koyduğumuz her bir nokta ile bugünü sizlere anlatmaya çalışırken tarihe de notlar düşüyoruz.
Değerli dostlarım; bir ülküye gönül vermenin yolu, herkes susarken konuşabilmek, herkes pusarken ayağa kalkabilmek, herkes boyun eğerken dik durabilmek, herkes pes ederken yeniden başlayabilmekten ve herkes terk edip giderken o topraklara kazık çakabilmekten geçer. Çünkü bir ülküye gönül vermenin yolu, hiçbir ümit ışığı yokken dahi, gücünün son katresine kadar çırpınmaya devam edebilmekten geçer. Ne diyordu şair? “Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; kimimiz nutuk söyledik…” Ben de bugüne kadar naçizane olarak yazarak çırpındım... Vatan ve milletin bekası adına, kılıçtan daha keskin olan bir şeyi, yani kalemimi ve kelamımı kullanarak çırpındım. “Çırpınırdı Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına…” diyen dizelerdeki gibi, aynı Karadeniz gibi; onun kaygıları, onun özlemleri, onun beklentileri ve onun hasretleriyle çırpındım.
Sizlerden birisi ve bu toprakların çocuklarından biri olarak şimdiye kadar, “Türk’ün Karakterinin Deşifresi”, “Hepsi Tesadüf mü?” ve “Türk’ün Çuvalla İmtihanı” adlı kitaplarımla karşınıza geldim. Allah nasip ederse bugünden sonra da köşe yazılarım ve makalelerimle “Banaz Güncel Haber”de sizlerle beraber ve hemhal olma bahtiyarlığını yaşayacağım. Aziz Türk milletine adadığım ve Büyük Türk milletini araştırarak geçirdiğim ömrümün kalan kısmında da vatan ve millet davasına omuz vererek yaşamak ve milletimizin bekası adına kurulan tuzakları bozmak. Milletimizi uyarmak, koruyup kollamak ve varlığımı Türk varlığına armağan etmek her Türk evladının olduğu gibi benim de boynuma bir borçtur.
Biliniz ki, ihanetlerin kol gezdiği, yalan ve talanların alışkanlık haline geldiği, tuzak ve kumpasların zirve yaptığı, adına Anadolu dediğimiz bu mukaddes topraklarında etraftan kuşatılmaya çalışıldığımız böylesine çetin bir ortamda çıkış yolu milli bilinçtir, Türk töresi ve imandır. Hepsi de iyiliği, adaleti ve hak yolunda çalışkanlığı emreder. İyilik, adalet ve çalışkanlık ise kötülüğü, zorbalığı ve miskinliği men eder. İyilik, adalet, vatan, millet, iman, devlet ve çalışkanlık üzerine, nice yazı ve konularda beraber olmak dileğiyle iyilik ve adalet üzerine ve hoşça kalınız.
Yazar Hasip Sarıgöz
