Atalarımızın yüz yıllardır uyguladığı bazı örf adet ve geleneklerin ne anlama geldiğini zaman içinde daha iyi anlaşılıyor. Bizim memleketimizde, bir misafir geldiğinde ilk önce oturur oturmaz misafire kolonya ikram edilir, ellerine kolonya dökülür, düğünlerde salona giren misafire kolonya tutulur, bir çok restorantlarda kolonya bulundurulur . Bu güne kadar bu adetin sıradan bir uygulama olduğunu düşünüyordum, yüz yıllardır uygulanan bu kolonya adetinin ne kadarda anlamlı bir uygulama olduğunu korona virüs ile bir kez daha gün yüzüne çıktı. Aslında ne kadar güzel bir uygulama dışarıdan gelenin ellerine kolonya döküldüğünde , ellere dışarıda buluşan bakterilere karşı bir dezenfekte ,temizleme yapılmış oluyor. Asırlardır uygulanıla gelen bazı örf ve adetlerin ne anlama geldiğini idrak etmediğinizden ,modern çağa ayak uydurma adına terk ettiğimiz değerlerimizi, başımıza bir musibet geldiğinde çareyi yine o geleneklerimizde bulunca anlıyoruz. Bu gün dünyanın baş belası olan korona virüsü ve kolonya misali . Bizim değerlerimiz, örf ve adetlerimiz ,geleneklerimiz sadece kitap aralarında kalmamalı, Bir kimse din adına, töre adına bir hata yaptıysa, o zaman hatayı dinimizde, atalarımızda, örf ve âdetlerimizde değil de o fiili işleyene ne amaçla niçin yaptığına bakmak lazım. Olaylara tek taraflı bakıldığında işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Yine bir ata sözümüzü hatırlayalım " keskin sirke küpüne zarar verir ". Bir mevzuda ,fikir beyan eden iki keskin görüşlü radikal insanlar, bilerek veya bilmeyerek karşı tarafa hiç bir müsamaha göstermeden sadece kendi düşündüğü, bildiğini zorla kabul ettirmek için mücadele ediyorlar . Bir taraf  bir kesimi gerici yobaz olarak görürken, diğer taraf da karşı tarafı dinsiz kafir olarak itham ediyor , işte böyle bir durumda aynı ortamda yaşayan insanlar dahi bir birilerine düşman gözüyle bakmaya başlıyorlar. Bırakın herkes kendi düşündüklerini, görüşlerini söylesinler biz dinlemesini bilelim ,karşıdakilerin söylediği yanlış olabilir ,hatalı olabilir . Bilerek veya bilmeyerek o görüşlerini savunabilir , burada önemli olan hoşgörülü yaklaşarak, eğer hatalıysa o hatayı veya yanlışı , doğruyu biliyorsan ikna etmelisin, bunu yaparken küfür veya hakarete varan söylemlerle yapmaya kalkıştığında ikna olacak kişileri de çileden çıkarıp tamamen zıt gruplar oluşmasına neden olursun. Öncelikli olarak tartışma kültürümüzü gözden geçirmemiz lazım , herkes önce dinleyip karşısındakinin kendini anlatmasına müsaade etmeliyiz. Sonra aynı ölçülerde biz düşüncelerimizi, görüşlerimizi cevap olarak vermeliyiz. İnsanlar konuşarak anlaşır, hayvanlar koklaşarak anlaşır. Bizler konuşarak anlaşalım. Saygılar Orhan Erdoğan